İnsan hakları, insanın
insan olması dolayısıyla sahip olduğu, vazgeçilmez, devredilmez ve tükenmez
nitelikli hak ve özgürlükleridir. İnsan hakları, bireylere insanca bir yaşam
için gerekli olan asgari yaşam şartların sağlanmasını amaçlar ve bu haklar
“evrensel” dir.
Bu haklar tarihin seyri içinde bir çok
belgede yer almış olmakla beraber, bütün insanların bu haklardan yararlanmaları
kolay olmamıştır
Fransız devrimiyle gündeme gelen insan
haklarının evrensel olarak geçerliliği fikri, Napolyon dönemindeki
milliyetçilik akımları ile birlikte gerilemiştir Bunların, insan hakları
anlayışına göre insanlar, insan olmalarından dolayı temel ve devredilmez
haklara sahiptir. Bu sonuç çeşitli toplumlarda, çeşitli biçimlerde varlığını
sürdürmektedir.
İnsan haklarının tarihsel gelişimi çoğunlukla
Batılı felsefi ve siyasi prensiplerin evrimiyle ilişkili olup, İnsan hakları
alanıyla ilgili ilk yasal gelişmelerin 1215 tarihli Magna Carta‟ya dayandığı
iddia edilmektedir.
Ortaçağın siyasal, sosyal ve hukuki
yapısını belirleyen yönetim sistemi, feodalite olarak adlandırılmaktadır.
Feodal düzen hem ilkçağın, hem de modern çağın siyasi ve toplumsal yapısından
farklıdır. Feodal düzende sosyal yapıyı belirleyen özellik, kişilerin toprakla
olan ilişkileridir. Toprağa sahip olan kişi, aynı zamanda siyasi iktidara da
sahip olan kişidir. Toprak sahibi olmayan insanlar, üzerinde yaşadıkları
toprağın sahibine, sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki yönden bağımlı olarak
yaşayan köleleşmiş kimselerdir. Feodalizmde, yönetilen kesim, yöneticilere
karşı hizmet ve sadakatle borçludur ve yöneticiler de onları korumakla
yükümlüdür.
Avrupada demokrasinin gelişmesi ile
birlikte insan haklarında da ciddi
gelişmeler oldu. Avrupada demokrasi ve
insan hakları bakımından bu gelişmeler yaşanırken Dünyada bu gelişmelerden etkilenmişlerdir. Bu etkilenme
ile birlikte temel hak ve özgürlüklerin İngiltere dışına yayılması, yaklaşık
yüz yıllık bir süre sonunda gerçekleşmiştir. İnsan hakları konusunda 16. yy‟da
John Locke ile başlayan doktrin alanındaki mücadele, semerelerini, 18. yy
sonlarına doğru Amerikan ve Fransız insan hakları bildirilerinde almıştır.
Gerek Amerikan gerekse Fransız insan hakları bildirileri, bireylerin hak ve
özgürlüklerini belirleyen bir bütün olarak ilan eden ilk resmi insan hakları
metinleri olarak tarihte yerlerini almışlardır
İnsan haklarının ülke sınırları
gözetilmeden tüm dünyada geçerli olduğu şeklindeki evrensel insan hakları
anlayışı, Fransız İhtilali sonucu yerleşmiştir. Fransa‟da yapılan temel hak ve
özgürlüklerin geniş bir şekilde yer aldığı anayasal düzenlemeler, Avrupa‟nın
diğer ülkelerini de önemli ölçüde etkilemiş ve bu düşünceler tüm Avrupa‟da
hızla yayılmıştır
10 Aralık 1948 yılında BM Genel Kurulu‟nda
İHEB kabul edilmiş, bu bildiriye hukuki bir bağlayıcılık kazandırma çabaları
sonucunda, 1966 yılında imzalanan iki uluslararası sözleşme ile 1976 yılında
yürürlüğe girmiştir.
10 ARALIK İNSAN HAKLARI GÜNÜ KUTLU OLSUN.
İsmail AKBABA
0 Yorumlar