MUSUL SORUNU
1118’den
itibaren bir Selçuklu toprağı ve 1517’den itibaren de bir Osmanlı vilayeti olan
Musul, Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra Mondros Mütarekesi’nin 7.
maddesi bahane edilerek İngilizler tarafından işgal edildi .
Bunun üzerine
İngilizlerle Türkler arasında şiddetli bir mücadeleye sahne oldu. Sorun silahlı
mücadeleyle çözülemeyince konu Lozan
Konferansı’na bırakıldı.
Musul Lozan konferansında da büyük
tartışmalara neden oldu. Musul
sorunu Lozan konferasında da çözülemedi. Musul konusundaki uzlaşmaya yanaşmayan İngiltere'nin
tutumu nedeniyle İsmet Paşa sırf barışa engel olmamak için sorunu bir yıl
içinde İngiltere’yle çözmeye razı oldu. Musul konusu konferansın gündeminden çıkarıldı.
İngiltere, Lozan’dan sonra Ekim 1923’te
Türk Hükümetiyle Musul konusunda
görüşmelerde bulunmak istediğini belirtmişse de bu görüşmelere ancak 19 Mayıs
1924’te Haliç’te başlanabildi.
Buna karşın
İngiliz heyetinin başında bulunan Cokes ise hiç beklenmedik bir şekilde
Musul’dan başka Hakkari’nin de Nesturilere verilmesini istedi. İngilizler,
Türkiye’nin Hakkari’yi vermeyeceğini bile bile isteklerini yüksek tuttular. Bu
şekilde sorunu çıkmaza sokarak konuyu Milletler Cemiyeti’ne götürüp istedikleri
sonucu burada elde etmeyi amaçladılar.
Toplantının
5 Haziran 1924’de sona ermesinin ardından İngiliz tahriki sonucu 7 Ağustos
1924’de Hakkari civarında Nesturi ayaklanmasını çıkardılar.
Haliç
Konferansı’nın başarısızlığa uğramasından sonra İngilizler, Lozan Anlaşması’nın
3/2 maddesi uyarınca sorunu Milletler
Cemiyeti’ne götürmek isteler. Konu
Milletler Cemiyeti’nde 20 Eylül 1924’te görüşülmeye başlandı. Türkiye, plebisit
isteğinde bulundu. İngiltere Türkiye'nin isteğinin mümkün olamayacağı cevabını verdi. Türkiye,
yine de bölge halkının duygularını öğrenmenin tek yolunun plebisit olduğu
görüşünde ısrar etti. İngiltere'nin
uzlaşmaz tutumu nedeni ile yine sonuç alınamadı.
Türkiye ile
Irak arasındaki sınırı belirleyen ve komşuluk ilişkilerini düzenleyen Ankara
Antlaşması, 05 Haziran 1926 tarihinde, Türkiye, Irak ve İngiltere arasında
imzalandı. Antlaşmanın 1. Maddesi ile Türk-Irak hududu, Milletler Cemiyeti'nin
29 Ekim 1924 tarihinde kararlaştırdığı şekilde (Brüksel Sınır Çizgisi)
kesinleşti.
Kuzey
Irak'ta bağımsız bir devlet kurulması halinde 1926 Ankara Antlaşması ile
Milletler Cemiyeti'nin 29 Ekim 1924 tarihli kararı ortadan kalkmış olacaktı.
Böyle bir durumda Misak-ı Milli sınırları içerisinde bulunan Musul ve Kerkük
petrol alanları dahil olmak üzere Kuzey Irak bölgesi yeniden Türk toprağı
olacaktır. Ayrıca Irak ile 29 Mart 1946
tarihinde imzaladığımız “Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması”nın 11. Maddesinin
de Türkiye’ye, zaman sınırlaması olmaksızın “Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulması halinde Türkiye'nin
Irak'ın kuzeyine müdahale hakkı verdiği” de belirtiliyor.
İsmail AKBABA
18.12.2018
0 Yorumlar