İnsanların kendi
kendisini yönetme şekline demokrasi denir. Demokrasi de yöneticiler seçimle iş
başına gelirler ve giderler.
Demokrasiler de herkesin oyu eşit kabul edilir. Oy düzeyinde herkes aynı standartlara
ulaştırıldığı düşünülür. Zenginle, fakirin, okur yazarla , bilim adamının,
oylarının eşit olduğu bir kadırmaca vardır ortada.
İnsanların eğitim, kültür ve
ekonomik durumları faklı olunca karar verme ve algı yöntemleri ile
yönlendirmeler olabiliyor. Bu etkenler insanların özgür iradesini sandığa
yansıtılmasına engel olabiliyor. Zengin, ekonomik durumu güçlü olanlar ekonomik imkanlarını
fakir seçmenler üzerinde baskı aracı olarak kullanabiliyorlar. Seçmenler o zengin
kitlenin iradesi doğrultsun da hareket etmek mecburiyetinde kalabiliyorlar.
Kültür seviyesi yüksek olanlar temsil
ettikleri makam ve mevkileri baskı aracı olarak kullanabiliyor. Eğitimsiz
ve fakir seçmen, tahsilli, yüksek eğitim görmüş, ağzı laf yapabilen insanların
etkileri altında kalabiliyorlar.
Seçmenlerimiz hem zengin ve hem de
tahsilli, makam ve mevki sahipleri karşılarında kendilerini ifade etme imkanı
hiç bulamıyorlar. Seçmenlerimiz zengin, makam ve mevkii sahiplerini kanaat
önderi olarak görüyorlar. Yerleşim
birimlerinde kanaat önderlerinin verdiği kararın dışına çıkamıyorlar. Bu kanaat
önderleri kendi istedikleri kişileri partinin başına getirebiliyorlar. Adayları
da masa başında kendileri belirliyor.
Seçim sadece formatliteleri yerine getirmekten başka bir şey olmuyor.
İşte günümüzde demokrasi böyle bir
aldatmaca'dan ibarettir.
Oysa'ki gerçek demokrasinin
oluşabilmesi için, insanların yalnız
oylarını eşitlemekle değil, ekonomi ve kültür alanında da eşitlemek gerekiyor.
Seçmen hiç bir suretle bir başkasının etkisi altında kalmamalı.
İsmail AKBABA
12.12.2018
0 Yorumlar